tınçtık, sükûnet, rahatlık, huzur; ötügünğ tar bolso. üydün tınçtığınan ne payda! ats. çizmen dar olursa, evin rahatından sana ne fayda!
tındım. bk. tın II.
tındır- , et. tın- II’ den işin tındır: işlerine bak da aralarını bul!
tındıruu, teskin.
tınğ 1. canlı. çevik. dinç. sağlam, dayanıklı, kudretli; tınğırak cür! : (kanburunu çıkarmadan, gevşemeden) bir parça canlıca yürü! ; öz canına tınğ: ihtiyaç hissetmeksizin yaşıyor; tınğ ookat kılıp turam: başkalarından daha fena, daha aşağı yaşamıyorum; atım tınğ, cürböy kala elek: atım daha canlıdır, yorulmamıştır; kiyim başı tınğ: üst başı fena değil (oldukça iyi giyinmiş).
tınğ- II, dinlenmek, hastalıktan iyileşmek, kendine gelmek, canlanmak.