tiştem: bir tiştem et: bir lokma et (bir ısırımda koparılan parça).
tişten-: 1. dişleri sıkmak; 2. mec.hırslanmak, ateş püskürtmek.
tiştet-, ısırtmak, dişletmek.
tiştetüü. işs. tiştet-‘ten.
tiştik-. sıkılmış olmak (dişleler hakkında).
tiştöö. ısırma, ısırıp koparma.
titin-,tereddüt etmek, korkmak, şaşırmak; titinip. kiyimin çeçe albay folk.: şaşırıp giyimini çıkaramıyor; titinbey: 1) azimle. cesaret-le. atılganlıkla; titinbey barıp sayıştı folk.:cesaretle savaşa tutuştu; titinbey coop kaytardı: cesaretle cevap verdi; 2) tiksinmeden. iğrenmeden; titinbey ele bakanı karmap aldı: iğrenmeden kurbağayı eliyle aldı.
tirtire-, titremek.
titireş-, müş. titire-‘ den.
titiret-. titretmek. sarsmak.
tirtiretüü, işs. titiret-‘ten.
titirken-, iğrenmek, tikisnmek.
titirkenüü, işs. titirken-‘den.
titiröö, titreme, titreyiş; cer titiröö: zelzele.
tiy-. 1. değmek, dokunmak, düşmek(hissesine isabet etmek); kol tiy-bes mülk: el ilişmiyen mülk; tiybe!: ilişme! it (mışık) tiyip ketti: köpek (kedi) yaladı; it tiygen süt: köpeğin yaladığı süt; maa beş som tiydi: benim hisseme beş ruble düştü; ooz tiy-tadına bakmak, tatmak; gazete öz ubağın ola tiyet: gazete vaktı- zamanında alınıyor.ele geçiyor; kereği tiyer: lâzım olur; sağa biröö tiydibi? sana birisi ilişti mi; seni birisi incitti mi? kol tiybeyt: el değmiyor, vakit yok; kol tiygende: el değdiği zaman, müsait bir fırsatta; tiye ket- yahut tiye öt-: (mahsus gelmek suretiyle değil de, yol düşerken) uğramak; tiyip etme sınçı: üstün körü tenkitçi, erge tiy-: kocaya varmak; aldım. tiydimeden başkası bütkön: nbütün ön hazırlıklar tamam; canğa tiy-: canına okumak; kököygö tiy-: bk. kököy; cürökkö tiy- bk. cürök; 2. hucum etmek; çılkı tiy-: atlara hücum etmek; anan adırdan cılkı tiyemin: folk.: sonra dağ yamacında ben atlar sürmeye atılıyorum; uyğa sayğak tiydi: ineklere öküzsineği musallat oldu.tiyak, öteki taraf. öteki; tiyakısı: öetik tarafı, onlardan ötekisi; tiyakka: ona, oraya.