tokol, 1. boynuzsuz 2. es. ikinci karı;tokol eleçek. bk. eleçek.
tokolduk. es. ikinci karı vazyieti ; tokoldukka al-: ikinci karı olarak almak.
tokonalat, bk. too.
tokooru-.dinlemek, sükûnet kasbetmek (mes. ağrı hakkında).
tokoorut-. et.: tokooru-‘dan; tokoorutup süylö-: teskin edici ve kandırıcı tarzda söylemek; bu meseleni ömönkküdöy tokooruttu: bu meseleyi aşağıdaki gibi (teskin edici ir tarzda ) izah etti.
tokoorutuu,işs. tokooru-‘dan.
tokoy, orman. fondalık. çalılık.
tokoylo-. ormanda dolaşmak. ormanda kalmak.
tokoyluu, ormanla örtülmüş. ormanlı; tokoyluu cer anğsız bolbos ats.:ormanlı yer yabanî hayvansız olmaz.
tokson. doksan.
tokto-, durmak. kesilmek. dinmek.duraklamak;; toktoğon koy: büyük yaşını-başını almış) koyun; toktoğon bee: aygır kabul etmiş olan kısrak.
totkol-. 1. durma; emi madaniyat kuruluşu maselelerine toktoloyun: şimdi medenî kuruluş meseleleriüzerinde duracağım; 2. akıllanmak. ağır başlı olmak.