|
tuğurtakta- = tugurukta-.
tuğurukta-
|
səhifə | 1710/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| tuğurtakta- = tugurukta-.
tuğurukta-, tumar yapmak. katlamak; tuguruktap kiyiz koy-.: keçeyi katlayıp koymak.
tuğuruktal-, mut. tuğurukta-‘dan.
tuk: tak-tuk; taktuk; tuk et-: uyuklamak; ımızganmak.
tukaba = dukaba.
tukul, ( herhangi bir) kör uçlu nesne.
tukulcu = tukulcura-.
tukulcura-, büsbütün kuvvetten düşmek, takattan düşmek, büsbütün mafrum olmak; 16-nçı cılı kırğız kiyimden tugulçuradı: 16-cı (1916) senede Kırgızlar giyimsiz kaldılar.
tukum tohum, hububat. zürriyet, nesil, soy, kabile, cins; tukum kuu: miras olarak almak (evsafı, beldekleri, hastalığı); tukum kuuğan: hilkî, irsî; tukum kuuğan ooru: irsî hastalık.
tukumçulduk, irsîlik.
tukumda-, türemek çoğalmak.
tuumdaş, soydaş kökteş, akraba; tukumdaş tilder: akraba diller.
tukumdoo, türeme, çoğalma; tukumdoo müçölörü: türeme, çoğalma uzuvları.
Dostları ilə paylaş: |
|
|