turğuz-, 1. dikmek (rekzeylemek); 2. kaldırmak, uyandırmak.
turğuzdur-, et. turğuz-‘dan; töşöktörünön turğuzdurup: yataklarından kaldırarak.
turğuzul-, 1. konulmak; dikilmek (nasbedilmek); tapsız sotsialistik koomdun sonun üyü bizdin köz aldıbızda tuğuzulup catat: mükemmel sınıfsız sosyalist cemiyeti binası bizim gözümüzün önünde dikilmektedir; 2. aldırılmak, uyandırılmak.
turğuzuluu, işs. turguzul-‘dan.
turğuzuu, işs. turğuz-‘dan.
turist, r. turist, seyyah.
turk, kesilmiş ve derisi yüzülmüş hayvan gövdesi; buttun turku yahut buttun turkusu: ayağın, tabanın uzunluğu.
turku = turk.
turman, 1. (bu manayla daha ziyade eer turman), bütün takımlariyle birlikte eyer, bütün, tam süvari takımı; 2. gereçler, ev eşyası, tesisat; boz üynün turmanı: keçe evin ahşap kısmı, obanın kafesi.
turmuş, yaşayış, hayat (tarzı).
Dostları ilə paylaş: |