tuu ııı, doğuş, doğum.
tuu- ıv, 1. doğurmak, doğmak, türemek; tuuyt (bazan tubat): doğuruyor; artık tuuğan: yüksek soylu, asil; cumurtka tuu-: yumurtlamak; ara tuu, bk. ara 3; tuuğan ene: öz anne; tuuğan cerim: doğduğum yer, vatanım; 2. tulu etmek (doğmak) (güneş, ay hakkında); başına kün tuudu: “başına güneş doğdu” (o daima muvaffak oluyor); başına kara gün tuudu: başına felaket geldi.
tuubas, kısır, doğurmayan (kadın, dişi hakkında).
tuuçu alemdar, bayrakdar.
tuudur-, 1. doğurtmak; tuudurğan ata: öz baba; üç ese tuudurup alasınğ: üç misli alırsın (mükafata nail olursun); 2. doğum sırasında yardım etmek.
tuuduruş-, müş. tuudur-‘dan.
tuuğan. hısım, soydaş kabiledaş; bir tuuğan: öz kardeş; bir tuuğan kızıl armiyabız: bizim öz kızıl ordumuz.
tuuğançıl, hısım akrabasını seven, akrabasına temayül gösteren.
tuuğançılık, akrabalık, kardeşlik hisleri, akrabalık münasebetleri.
Dostları ilə paylaş: |