tuz, tuz; calama tuz: kaya tuzu; tuz aramı: nankör; tuz tat-: ekmeği tuzu tatmak, ikramdan ve misafirperverlikten istifade etmek; tuz tatış: hep birlikte ikram edilmek kudaydın tuzun uurdadımbı!: allahın tuzunu çalmadım ya!: benim nem eksik!: tuz ursun! (başlıca. nankör hakkında ilenç sözüdür); özüm menen bir tatkan tuzum ursun başınğan folk.: benimle beraber tattığın tuz vursun!: kızmatımdan tartınıp kırk ciğit. seni tuz urdu folk.: siz, kırk yiğit. benim hizmetimden ayrıldınız. bu nankörlüktür; tuz atta-: es. (antiçme şekillerinden biridir), tuz üzerinden atlamak; tuz kötörülüp turat: kısmet böyle beliriyor; tuz buyursa yahut tuz kötörülsö yahut tuz bolso: kısmet olursa; tuzum bolso, kelermin folk.: kısmet olursa gelirim; tuzğa siy- es.: haklılığı, suçsuzluğu hakkında yemin etmek (harfiyen.:tuza işemek; bu ant en kuvvetli, en korkunç sayılırdı); tuzunğa siysem, onğombu? folk.: sana verdiğim sözü, andımı, bozarsam, iyi olur mu hiç?; tuzğa siydir-: haklılığı, auçsuzluğu hakkında yemin ettirmek (harfiyen.: tuza işetmek); tuz kömgöndöy köm-: serseriyi gömer gibi, saygı göstermeksizin, lazım gelen merasime riayet etmeksizin gömmek.