tuzak herhangi bir tuzak; cele (bk,), kıltak (bk.) ve s.; taman tuzak: atı ayağından tutmak için ilmik; tuzak tart-: tuzak kurmak.
tuzakçı, tuzaklar kurmak suretiyle avlayan.
tuzda-, tuzlamak.
tuzdal-, pas. tuzda-‘dan.
tuzdaş, sofradaş, bölük veya mektep arkadaşı; kırk cigitim, tuzdaşım; kıynoodo turat bir başım folk.: kırk yiğitim, kırk sofradaşım, benim başıma felaket geldi.
tuzdat-, et. tuzda’dan.
tuzdoo, tuzlama.
tuzduu, tuzlu.
tü = tüü.
tübölük, daima, ebediyen, her zaman için; tübölük coldoş: ebedi yoldaş; künümdügün karaba, tübölügün kara: günlük işe bakma: daimi kalacak işe bak!; tübölügü tüz olsun: istikbali iyi olsun!
tübürt, ayak patırtısı.
tügöl, bütün tam olarak, tamamıyle; tügölü menen keldi: tam olarak hepsi geldiler.
tügöldö-, sayısını, niktarını tahkik etmek, hesaplamak. yekün çıkarma. bilançosunu yapmak.
tügöldöö. sayısını, miktarını yoklamak, hesaplama; yekün çıkarma.
tügöldöt-, sayısını, miktarını tahkik ettirmek, hesabını yaptırmak, yekününü çıkarttırmak.
Dostları ilə paylaş: |