tündükçü, tündük yapan usta (bk. tündük 3)
tünğküy-, (şafak, fecir hakkında) = kılay; tanğ tünğküyüp atkan sonğ: şafak söktükten sonra.
tüngül-, vazgeçmek, yüz çevirmek, ebedi olarak vedalaşmak; umudu kesmek; üydön tünğüldüm: evden büsbütün ayrıldım. evi aklımdan çıkardım; senden tünğülö elekmin: henüz senden umudu kesmedim, ben hala sana güveniyorum; canınan tünğüldü: hayatından bıktı; tünğülbösönğ, eneke, tübündö caraym kerekke folk.: benden vazgeçmezsen, anneciğim, ben sonra sana bir işe yararım.
tünğüldür-, et. tünğül-‘den.
tünğüldürmö, tüğüldürmö coop; hayal kırıklığına uğratan cevap.
tünğült-, et. ünğül-‘den; kaçkan coonu kubalap, kara candan tünğültüp folk.. kaçan düşmanı kovalayarak, onun hayatını cehenneme döndürdü.
tüngüsün = tünküsün.
tünkü: tünkü saat ondo: akşam saat onda.
tünküsün, tününküsün, geceleyin, geceleri; tününküsün uyku cok, kündüzündö tınçı cok folk.: geceleri rahat yok.
Dostları ilə paylaş: |