tüpkülük, alt. temel; kız alambı, albaymbı. tüpkülüğün uğarsınğ folk.: kızla evlenecek miyim, evlenmeyecek miyim, - hakikati sonradan öğrenirsin.
tüpkülüktüü, daimi, ebedi; tüpkülüktüü tura turğan cay: daimi surette yaşanan yer.
tüpkür, 1. en alt. en dip; 2. mec. etekaltı, gizlilik; tüpkürdö iştegen boşevikter: gizlice çalışan bolşevikler.
tüpök, 1. bir tutam at kılı; 2. tuğ (mızrağın ucuna bağlanan bir deste at yahut çin mandası (kaytaz) kuyruğu kılı); kızıl tüpök, sır nayza folk.: kızıl tuğlu sırlı mızrak.
tüpöktüü, tuğlu; tüpöktüü nayza: tuğlu mızrak.
tüpöyül, a.: cürgünö töpöyül bolup cüröt: (bu) onu her zaman rahatsız ediyor; tüpöyül ooru: ağır hastalık.