tür ı, 1. biçim şekil; kenğ türdö: geniş ölçüde; tüşüngöndöy türü bar: anlamış gibi gözüküyor; türgö kel-: bir şekil almak; cumğan közüm açılbay türgö kelip karıpmın folk.: öyle kocamışım ki yumulmuş gözlerim açılmıyor; türgö keltir-: bir şekil vermek; türü caman yahut türü buzuk: tür körsöt: göz dağı vermek; 2. tezyinat. bezek.
türdö-, 1. biçim vermek; 2. nakış yapmak (keçe döverken).
türdön-, muhtelif şekillere girmek.
türdönt-, türlü şekillere sokmak; çeşiti yapmak; türdönüp ırda-: muhtelif ahenk ve edalarla ırlamak (şarkı söylemek).
türdönüş-, müş. türdön-‘den.
türdöö, işs. türdö-‘den.
türdöş, ı. aynı çeşitten olan.
türdöş- ıı, müş. türdö-‘den.
türdöt-, et. türdö-‘den.
türdüü, biçimli, türlü; at türdüü yahut alban türdüü: her türlü yahut envai türlü; bir türdüü: 1) yeknesak; 2) ayrıca bir şekilde olan, tuhaf, garip; türdüü caktuu: mat. muhtelif yanlı (dılıarı muhteif olan).