tüyült-, et. tüyül-‘den.
tüyüm = düyüm; tüyüm cemiş cegizgen folk.: türlü türlü yemşiler yedirmiş.
tüyün ı, 1. düğüm; 2. mec. mahrem mana, sır.
tüyün ıı, düğümlenmek.
tüyünçök, çıkın, bohça.
tüyündü, cenin.
tüyündüü, 1. düğümlü; düğümlenerek bağlanmış olan; 2. mec. güç halledilen, müşkül.
tüyüş-, müş. tüy-‘den.
tüyüştür-, bağlamak; uçun birbirine tüyüştürüp alğamın: bir ucunu öteki ucuna bağladım.
tüz ı, 1. düz, pürüzsüz; 2. doğru, düzenli, düzen; tüz kıl-: doğrultmak; tüzdön tüz ayt-: doğrudan doğru söylemek. yüzüne söylemek; çektüü tüz mat.: mahdut düz çizgi; çeksiz tüz mat.: namahdut düz çizgi; 3. tüz bürküt: büyümüş karakuş.
tüz- ıı, düzmek, yoluna koymak; şart tüz-: şart tanzim etmek.
tüzdö-, düzeltmek, bir şeyi doğruca icra etmek, geçirmek; tüzdöp: gereği gibi, doğruca; dürüstçe, matlup vecihle; tüzdöp köönünğ ağarsa, tünğölüşpös coldoşunğ folk.: eğer kalbin temiz olursa, arkadaşların senden yüz çevirmezler.
Dostları ilə paylaş: |