ubaralan-, rahatsız edilmek; zahmete katlanmak.
ubarlaş, mahrem dost; ubarlaş bolsonğ, er bolsonğ. töştük, aalamdan aşık sen bolsonğ, töştük, menin bir tilimdi alakör. töştük! folk.: sen mahrem dost isen, töştük, benim sözümü iyi dinle, töştük!
ubat- ufaltmak, ufalamak.
ubatuu, ufaltma.
ubay ı = ubayım; ubayınğ tarttım: senin hasretini çektim: ubayda ubayda kal-: teessüf etmek. kederlenmek.
ubay ıı, iyilik. merhamet, nezaket; ubayın kör!: hayrını gör!; ubayınğdı kördüm: senin iyiliğini gördüm; bize ubayınğdı körsöt!: bize iyiliğini, nezaketini göster!
ubayım, a. korku, endişe, dert; ubayım ce-: yahut ubayım tart-: endişe etmek, korkmak; sarı ubayım: büyük dert, büyük keder; daha bk. ubay ı.
ubayımda-, endişe etmek, merak içinde bulunmak, dert çekmek.
ubayımsız, 1. saf, basit; 2. sakin, endişesiz, gamsız.
Dostları ilə paylaş: |