|
|
səhifə | 1757/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| ubayımsızdık, kaygısızlık; sükunet.
ubayran = oyron; ubayran sal-: tahrip etmek, viran atmek, helak etmek.
ucdan, a. vicdan.
ucdansız, vicdansız.
ucmak. cennet.
ucut. a. varlık, vücut.
uç ı, uç, sivri uç; nayzanın uçu: mızrağın ucu; uçu-kıyırı cok bk. kıyır 1; kalem uç, bk. kalem 1; uçuna cet- mec.: tüketmek; bul önğdüü faktlardı körsötüp uçuna cetüü kıyın. enğ köp: bu gibi vakıları gösterip bitirmek gayet güçtür. çünkü onlar pek çoktur; ooz uçunan coop kaytardı: yalnız ağzının ucile cavap verdi; es-uçu cok bk. es ı; uçunğ uzarıp. uruğunğ köböysün!: neslin, zürriyetin devam etsin.
uç- ıı, uçmak; uçup kel-: uçup gelmek; toodan uç-: dağdan yuvarlanmak; okko uç-: kurşunla vurulmak; oktan, kurşundan helak olmak; közünön uçtu: bk. köz; uçup kal-: mec. yuvarlanmak (yerinden, memuriyetinden olmak).
uça, 1. kuyruk sokumu kemiği; kıç; kuday uçanğan urğur!: tanrı kıçımdan vursun! (ilenç); 2. arka kısmı (paltonun, ceketin).
Dostları ilə paylaş: |
|
|