uruksat, a. ruhsat, musaade.
uruktal- türemek, çoğalmak.
uruktaş-, kabilelere, soylara ayrılmak.
uruktat- türemek, coğaltmak.
urum, zürriyet; uuluğn össö-urumğa kızınğ össö-kırımğa ats.: oğlun büyürse-soya (soya devam eder) kızın büyürse- uzaklara (gider).
urumu, rumî (Destanda sık sık tüfeğin sıfatı olarak kullanılmaktadır).
urun-, 1. çarpmak çatmak, kırıklık hissetmek (mes.at üzerinde gitmekten yahut sarsan araba yüzünden) özünğö urunbas üçün, özgögö carık kıl ats: kendin çarpmamak için başkalarına ışık göster; mandaş urun, bk. mandaş; urunarğa too tappay uruşarğa coo tappay folk.: çatmak için dağ bulmayıp savaşmak için düşman
bulmayıp kuvvet ve gayret fışkıran bahadırın durumunu ifade edenbasmakalıp bir ibare ) 2. bir iş için kullanmak istifade etmek; candır urun-: tesisatı bir iş için kullanmak: tesisattan istifade etmek uruğan cabdığım: çalışırken kullandığım aygıt; urağan malım: mülkümde bulunan ve kendisiyle meskul olduğum hayvanlarım; ömründö mal uruğan cok: ömründe hayvanlarla uğraştığı yok (hiçbir zaman sürü sahibi olduğu yoktur) urunğan mülküm: faydalandığım ve işte kullandığım (ihtiyat olmak üzere saklamadığım) mülküm; Kırğızdan malay urunğan: Kırğızdan ırgatlar kullanmış; mal can urağan: mal ve aile edinmiş; baş urun-: bk. baş 1; 3. iştirak etmek; 4. tesadüfen ele geçmek; sıypalap körsöm, bir kepiç urundu: elimle karıştırdığım zaman bir pabuç rast geldi.
Dostları ilə paylaş: |