üröt-, et. ürö-’den.
üröy, ruh; üröyü uçtu: ödü patladı (korktu); üröyün uçurdu yahut üröyün aldı: onu pek fazla korkuttu; atkılap, eldin üröyün aldı: ateş ederek halkın ödünü kopardı (aşırı derecede korkuttu): üröyü suuk: cehresi menfûr nâhoş.
ürp, 1. tulumun cidarında kalan kımız posası (ki kımız mayası olarak kullanılır); ekşiyip bozulan kımızın koyu maddesi; 2. ihlil erkeklik aygıtının deliği).
ürpök, ürpermiş; ürpök çaç: kabarık saç, kabarık saçlı; ürpök baş = ürpökbaş.
ürpökbaş, dağ keçisi yavrusunun dişisi.
ürpönğdö-, horozlanmış, hiddetlenmiş görünüşte bulunmak.
ürpöy- = ürpüy-.
ürpöyt- = ürpüyt-.
ürpüy-, horazlanmak, hırslanmak, kızmak.
ürpüyt-, ürpüy-’den; cün ürpüyt-: tüy ürpertmek, kılları diken diken olmak.
ürpüytüü, işs. ürpüyt-’ten.
Dostları ilə paylaş: |