zakımdat-, et. zakımda’dan.
zakon, r.kanun; zakon çenemi; kanuna uygunluk, kanun ölçüsü içinde olmaklık; zakonğo kanuna muhalif; daha. bk. zakün.
zakonduk, kanunî; zakonduk iş; kanunî iş.
zakonsuz, gayri kanunî, kanuna uygun olmayan, kanunsuz.
zakonsuzduk, kanunsuzluk; kanuna muhalefet.
zakün, kon. = zakon; zaküngö tuura emes: kanuna uygun değil; zaküngö sıybayt yahut zakün kötöyböyt: kanuna sığmıyor; kanun kaldırmıyor (kanunsuzca).
zaküncü, kon. kanuncu, avukat; hukuk müşaviri.
zakünsüz, kon. = zakonsuz.
zakünsüzdük, kon. = zakonsuzluk.
zaküskö, r. meze.
zaküskölöt-, meze bulundurmak; kiçine zaküskölötüp içpeylibi-: bir parça meze ile içmeyelim mi?
zal I, (karş.sal I) kaya tuzu.
zal II, r. salon.
zalaka = salaka; zalakası tiydi: zararı dokundu, fena tesir yaptı.
zalal, a. zarar, biyan; zalal tap-: zarara uğramak.
zalalduu, zararlı.
zadlar, (karş. saldar), zararlı, mühlik tesir; alardın zadları tiydi: onarın zararları dokundu; osonun zadlarınan: onun fena tesiri yüzünden; eski adattın zaldarınan: eski adetlerin mühlik tesiri yüzünden.
zalım, a. zalim, gaddâr, tyran (zalim hükümdar) cebreden.
Dostları ilə paylaş: |