balans, r. balans, müvazene; korkundu balans : son muvazene.
balapan, palaz, kuş yavrusu.
balapanda- , balapandap çıkan çöp : hafifçe başgözteren ot.
balasınt- , çocuksumak, çocuk saymak; al meni balasıntpayt, mamilebiz tenğtuş kişilerdey : o, beni çocuk saymıyor, münasebetlerimiz yaşıt adamların münasebetleri gibidir.
balasız, çocuksuz; çocuğu olmıyan; ör. bk. balaluu.
balasızdık, çocuksuzluk.
balatı, taze sınavber fidanları, taze sınavber.
balbala-, asılı durmak, sarkmak; salbaalagan kenğ cenğ : geniş sarkan yen.