balçaytuu, işs. balçayt-tan.
baçlı, falcı, falcı kadın, fala bakan karı.
balçık, balçık, cıvık çamur.
balçılda-, adamakıllı ıslatmak.
balçlılık I, falcılık mesleği.
balçlılık II, arıcılık.
baldak, 1. balçak: kılıç kabzasının siperi; 2. Koltuk değneği; baldak menen cüröt : koltuk değneğiyle geziyor; 3. av kulariyle avlananların kolu altındaki destek.
baldar, bk. bala.
baldır, baldır-bul
dur süylöyt : bir şeyler mırıldanıyor.
baldıra-, vuzuhsuz, anlaşılmaz bir tarzda söylemek; mırıldanmak; anlaşılmayan bir dille konuşmak.
baldıraak, vuzuhsuz, anlaşılmaz bir tarzda konuşan kimse
baldırak= baldırak.
baldıraş, müş. baldıradan-dan.
baldırat-, et. baldıra-dan.
baldırgan= baltırgan.
baldız, (insanın karısının kız kardeşi) : baldız; baldızdarı kelgende küyöönün çeri cazılat folk. : baldızlar geldikte damadın derdi dağılır.
Dostları ilə paylaş: |