bale= bala.
balek, r. 1. araba falakası; silindir; 2. Çelik (<<çelik çomak>
> oyununda küçük değnek) .
baleket= balaket.
balgıç= balçık.
balıgır, dolgun yüzlü (sarışınlar hakkında) ; şişkin, kabarık.
balık, balık; balık et : adaleler (gergin oldukları zaman).
balıkçı, 1. balık avlayan; 2. balıkçıl (kuş).
balıkçılık, balık avlama m
esleği.
balıkta-, (rad.) balık avlamak.
balır, 1. bir su yosununun adıdır : akkuu bolup catpasam, başımdı kölgö malbasam, balırdı sorup albasam folk. : eğer koğu olmazsam, başımı göle daldırmazsam ve balırı emmezsem (ben ben olmayım) ; 2. bot. Su yosunları.
balırluu, balırı olan bk. balır) ; balır biten; balırluu köl : içinde balır biten göl.
bali, f. 1. Doğru! ; bravo! 2. İşte sana!.
balit,f. Söv. 1. Pis, necis, balit söz : 2.mundar.
balittik, 1. Çamur; necaset; 2. Mundarlık.
baliysa, kon. = politsiya.
bakla, 1. Çekiç; değirmen çekici; çaar bakla : değirmen taşçı çekici : ay bakla : topuz, çomak; teke bakla : gümüş ve gayet ufak çivileri dövmek için kullanılan küçük çekiç; çapkı bakla : türpü (bk. Türpü 1) kakmak için kullanılan (saraç âleti; 2. Orman bekçisinin baltasıdır, ki o, onunla ağaçlar üzerine kertikler yapar (karş. balkaçı 2.)
balkaçı, 1. Çekiçle iş gören, demirci; 2. Orman bekçisi; ormana nezaret eden (karş. bakla 2.)
balkan, balkan tooday : kocaman; yığın, küme, kütle.
balkanak, kalın etli; balka
naktay bolup şişip ketti : pek fazla şişti, kabardı.
balkay-, yoğun ve gevşek olmak, şişman olmak (insan hakkında).
Dostları ilə paylaş: |