agıtıl-, mut. agıt-tan.
agıtış-, müş. agıt-tan.
agıttır-, et. agıt-tan
agıtuu, işs. agıt-tan.
agız-, akıtmak (suyu, mavi nesneyi) ; aksın diye suya bırakmak, yüzdürmek, sal agız- : bk. sal I.
agızdır-, yüzdürmek.
agızıl-, mut. agız-dan.
agızış-, mut. agız-dan.
agiles, r. iyi çelik; agiles orok: sağlam ve keskin orak.
agitator, r. propagandacı.
agitatsiya, r. propaganda.
agressiya, r. tecavüz, agression.
agressor, r. mütecaviz.
agrotexnika, r. ziraat tekniği.
agzam, a. dn. en ulu, azam (allah sıfatı) .
ak I, 1. beyaz: ak caan bk. caan I; ak eyek bk. eyek I; ak üy bk. üy I; aktı köktü aytıp: hem doğrulukla, hem eğrilikle; ak söök bk. söök I; ak bata bk. bata 3; 2. temiz, namuslu; ak emgek: namusluca emek; köönü ak: hiylesiz, kalbi temiz, namuslu; ak kızmat: namusluca, hulusla yapılan hizmet; ak malım: kendimin, namusluca kazandığım hayvanlar; ak sır bk. sır II; ak col bk. col 1; 3. masum, suçsuz; iş agına ketti: iş beraete doğru gitti; aktı – karası açılar: hakikat aydınlanır; kimin haklı, kimin haksız olduğu anlaşılır; 4. süt, süt mahsülleri; ak çaç- : süt serpmek (yılan gördüklerinde Kırgızlar böyle yapardı) ; enemdi açka sen koydunğ: kışta kızılın berbedinğ, cayda agın berbedinğ folk. : annemi açlıktan sen öldürdün, kıs-şın et vermedin, yazın süt vermedin; ak calgasın bkç calga 4; 5. yumurta akı; 6. aktar, sis : aklar (<> demek olan <> ın karşıtı: M.) .
ak II, a. 1. hakikat, hakiki, haklı (suçsuz) ; ak ur- :<> diye haykırmak (dervişler veya dilenciler hakkında) ; meni ak cerden öltürsönğ, öltür: beni öldürmek istersen, öldür, ancak ben haklıyım; 2. = akı; 3. Tanrı.
Dostları ilə paylaş: |