baylal- , bağlanmak.
baylam , deste , bağ.
baylama , bağlı , bağlanmış ; baylama tor : kuş avlamak için kapalı ağ.
baylamta , 1. bağ (rabıta) ; deste , bohça ; bent , büğet : sözünün lamtası cok : sözünün rabıtası yok ; kaçamaklı , abuk subuk konuşuyor ; tabış baylamtası : ses rabıtası ; 2. gram. bağlama edatı , conjonction.
baylan- , bağlanmış olmak , kendisini bağlamak ; kendi üzerine bağlamak ; kaptı kancıgasına baylandı : torbayı eğer kayışına bağladı ; köz baylangan kezde bk. köz I.
baylanış I , rabıta , irtibat ; baylanış bölümü : irtibat şubesi.
baylanış- II , birbirine bağlanmak , birbirine geçerek karışmak ; cip baylanışıp kalıptır : iplikler karışmış.
Dostları ilə paylaş: |