bazir = uvazir.
bazis , r. üs , esas , mesnet.
beçaara , beçara , f. züğürt ; miskin ; fıkara ; bey-beçaara : fakirler ve arkasızlar.
beçaraalık , fıkaralık.
beçel , f. 1. oturak (vakti zamanında yürüyemiyen çocuk) ; maalınan ötköndön kiyin eki cıl beçel kalıptır : (yürümeye başlama) zamanı geçtikten sonra iki sene müddetince yürümeden oturup kaldı ; 2. mec. elingen iş gelmez , beceriksiz , her işi yüzüne gözüne bulaştıran ; ara beçel : büyümüş , ancak gevşek (delikanlı).
beçet , r. “peçat1 : mühür : beçetbas- : mühürlemek , mühür basmak , mühürleyip kapatmak.
beçette- , mühürlemek , mühürleyip kapatmak.
beçettet- , et. beçette-den.
beçettöö , beçette-den.
beçettüü , mühürlü , üzerine mühür vazedilmiş ; beçettüü kagaz : mühürlü kağıt.
beçkek , belek sözünün tekidir.
bede , f. yonca ; kaba yonca ; uy bede : bir çeşit yonca ; koyun bede : bir nevi yonca; başka bede : latince adı melilotus olan bir çeşit ot ; ak kaşka bede : bu sonuncu otun beyazı.
bedel , hürmte , itibat ; el içinde bedeli bar : halk arasında hürmet ve itibarı var.
Dostları ilə paylaş: |