beder , 1. (enine yolları olan) benekli kuş yeleği (başlıca , aladoğanın kuyruğu hakkında) ; 2. nakış , kumaş nakışı ; bederi cok torkodon bek tokugan büz cakışı ats. : sık dokunmuş bez , nakışsız ipekliden yeğdir. ; 3. bir nesneye karışan yabancı madde ; sarı altında yabancı madde yoktur.
bederlüü , nakışlı ;bezekli.
bedimis , kon . = vedomost.
bedöö , a. koşu atı
bee , kısrak (doğurmuş olan) ; bee desenğ , töögö ketet : ben ne söylüyorum tamburum ne söylüyor! ( harfiyen : sen ona kısraktan bahsediyorsun , o deve peşinden gidiyor.)
beecay = beycay.
beemçek , bk. emçek.
bek I , sağlam , pek ; muhkemce ; gayet ; bek kişi : sert adam ( tabiat itibariyle) ; bek cerge kat- ; uzakça bir yere saklamak , gizlemek.
bek II , 1. bey ; prens ; 2. (erkek ve kadın şahıs adlarının teşekkülüne giren parça)