börüktö-, (çivi) kalpağı yapmak.
börütöt-, et. börüktö- den
bötögö, kuş midesi, kursak, taşlık; kırgooldun bötögösündöy: pis kokan (harfiyen: sülün kursağı gibi).
bötölkö, r. 1. <> : şişe; 2. cam; bötölkö çelek : cam bokal
bötön, başka; yabancı, yat.
bötön, başka türlü, ayrıca, hususi, nevi şahsına mahsus.
bötönçölük, hususiyet, nevi şahsına mahsus olmaklık.
bötöndö-, hususiyet vermek, başkalarından ayrı komak.
bötöndöö, hususiyet verme, başkalarından ayrı koma.
bötöndük = bötönçölük.
bötöy- = böltöy.
böy, böyü, <> : (zoologiyada Lycosa tarantula denilen bir çeşit zehirli örümcektir M.)
böydö = böödö.
böyön, <> : (Phalangina denilen zehirsiz büyük örümcek, M.)
böypönğ, atın link yürüyüşü ; böypönğ- böypönğ celdirip kele catat: atını link yürüyüşle koşturarak, gelmektedir.
Dostları ilə paylaş: |