bultuy, 1. surat asmak; 2. kabarmak, şişmek; bultuygan bala: şişkin yanak- lı çocuk; közüm bultuyup şişip ketti : gözüm fena surette şişti.
bultuyt-, et. bultuy-dan; eki uurtun bultuytup tolturup : ağzını öyle dol- durdu ki, iki avurtu kabardı, şişti.
bulun, (Rad., V) = buulum.
bulunğ, köşe, bucak.
bulunğda-, sinirlenmek, hırslanmak.
bulut, bulut.
buluttan-, bulutlarla kaplanmak bulutlan- mak.
buluttuu, bulutlarla kaplanmış, bulutlu.
bunt, kon. = punkt.
bupet = bufet.
bur-, döndürmek, çevirmek; yoldan çevirmek; suu bur- : suyu başka yönete çevirmek; attın başın bur-: atın başını çevirmek.
bura- I, 1. koklamak; 2. kokmak, koku vermek; cıpar anğkıp, cez burap folk. : mis kokarak ve kalay kokusu vererek (karş. cıtta).
bura- II, vidalamak, vida ile mıhlamak, bükerek sıkıştırmak; saat bura-: kurmak: içim burap oorup turat : miydem buruyor ve ağrıyor.
Dostları ilə paylaş: |