bügünkü, bugünkü.
bügüş, büklüm (dikişte).
bük I, büküm yeri, kıvrım.
bük II, bük tüş 1) yüz sürmek; 2) sıkıntı, keder içinde bulunmak.
bük- III, bükmek, kıvırmak; tize bük- : diz eğmek, ayakları bükmek.
bükçügüy, bükülmüş, kanburlaşmış.
bükçünğdö-, hareketlerinde kanburlaşmışa benzemek, kanburlaşmak.
bükçüy-, kanburlaşmış şekilde bulunmak.
bükçüyt-, et. bükçüy-den.
bükön, bükön barası çıgıp kıyradı : parça parça, bin parça oldu.
büktö-, sarıp bağlamak, bükmek.
büktöl- mut. büktö-den.
büktölüü, tomar yapılmış (diyelim, bir kağıt tomarı) ; şaymandın baarı büktölüü folk. : teçhizatın, levazımın hepsi sarılmıştır (azimet için anıklanmıştır).
büktömö, 1. bükülmüş, bükme; bükmek yolile toplanmış; 2. iki katlı (kumaş hakkında).
büktöö, sarma, bükme.
büktöş-, müş. büktö-den.
büktöt- et. büktö-den.
bükülü, bütünü, tam olarak; bükülü et : bir parça et; bükülü cep iydi : hepsini, (gereği gibi çiğnemeden) tamamını yuttu.
bükür, kanbur.
bükürököy = büküş.
bükürönğdö-, hareketlerinde kanburlaşmı- şa benzemek , kanburu andırmak, kanburlaşmak.
Dostları ilə paylaş: |