caka, 1. yaka; kayırma caka: yatık yahut bükülebilen yaka; tik caka: dik yaka; caka karma 1) yaka silkmek; 2) mec. hayret etmek; eki kolu cakasında: o hayret içinde, mebhut, dermansız bir haldedir (harfiyen: iki eli yakasında) ; can uyada, caka kolda bolso: sağ esen olursak ( harfiyen: can yuvada , yaka elde olursa) ; ak caka 1) beyaz (kolalı) yaka; 2) al.münevver; alka- caka: yakanın ön kısmı; mec. göğüscükler: alka- cakadan al- : göğüscükleri ellemek; 2. kenar, kıyı; suu cakasında: su kenarında; çet cakadan cetkirilgen: başka yerden ; öteden getirilmiş (yerli değil) ; 3. dağ eteği ; el cayloodan cakaga tüştü: el yayladan dağın eteğine indi.