caktuu, bir tarafı tutan , taraflı, tarafgir; birisinin tarafını iltizam eden; ar caktuu: etraflı; alar bir caktuu bolup, biz bir caktuu karmaştık:(iki karagaha ayrılarak) tutuştuk, onlar bir tarafta , biz öteki tarafta idik; işti bir caktuu kıl: işi sonuna erdirmeli, nasılsa da olsa halletmeli, bitirmeli.
cakut, yakut (taş).
cal I, yele; at calın tartıp min- : gençlik çağına ermek(oğlan kendi başına ata binebilecek çağa ermek) ; kök cal 1) boz yeleli ( kurt) ; 2) bahadır, cesur; 2. atı yele altındaki yağı (at gövdesinin lezzetli parçası sayılır) ; kazı kertip, caldı cep folk. : karın yağını keserek, yele altındaki yağı yiyerek; caya orduna cal bergen , may orduna bal bergen folk. : but eti yerine yele altı yağı, yağ yerine de bal veriyorlardı; calı barda calıngan- caman attın belgisi ats. : henüz yele altı yağı varken yalvarmak (merhamet dilenmek) kötü atın nişanesidir.
cal II. mükafat, iş ücreti, ayak teri; cal küçü: ücret mukabilinde tutulan işçi gücü.