calakta- = calanğda I; calaktagan cigit; kanlı canlı yiğit; uuru ittey calaktap: hırsız köpek gibi telaş ederek; koygo tiyçü börüdey erdi murdu calaktayt: koyun üzerine atılmaya hazır bulınan kurt gibi dudakları ve burnu kımıldıyor.
calama, düz pürüzsüz; calama zoo: yüksek ve düz kaya ; calama boor: düz dağ eteği.
calan- , yalanmak: koygo tiygen börüdöy, oozu murdun calanıp folk. : koyuna saldıran kurt gibi ağzını burnunu yalayıp.
calanğ, yalnız , yalın; münhasıran;calanğ kabat: bir katlı; calanğ kabat tereze: tek pencere; calanğ çay tamak bolboyt: yalnız çay yiyecek sayılmaz; calanğ ele kımız içtik(başka hiçbirşey ) ;calanğ çapan: yalnız çapan (hiçbir başka giyim) ; kalkı calanğ ele kıtay: ahalisi yalnız Çinlilerden ibarettir; cöö- calanğ: yaya ; calanğ kuduya işingen cöö kalat ats. : yalnız tanrıya güvenen yaya kalır.