cayçı, gûya cay taş yardımıyla havayı değiştirebilen yakarışçı: (bk. taş 1).
cayçılık, sükûn, huzur; boş vakit: cayçılıkta cazarbız: bir fırsatta yazarız.
cayçılıktuu, rahat, sâkin.
caydak, (süvari hakkında): eğersiz; caydak min- yahut caydak atka min-: ata eğersiz, atın sırtına hiçbir şey sermeden binmek; caydak töş: açık döş, ğöğüs; caydak tam: boş (mobilyasız, mefruşatsız ve gayri meskûn); eşiği çok caydak tamda catkamın: kapısız, boş evde oturdum.
caydakta-, at caydakta: atın eğrini ve teğreltisini çıkarmak, almak.
caydaktan-, fazla giyimi ve yükü çıkararak hafiflemeka; beşmantçan bolup, caydaktanıp algan: yalnız bir beşmet (palto) ile kalarak kendini hafifletti.