caynat-, et. cayna-dan; botodoy közün caynatkan folk.: o kadın gözlerini geniş açtı.
caypa-, yassılanmak; baştan başa örtmek, kapamak; geniş sahaya taşmak; cerdi suu caycap ketti: yeri su bastı, kapladı; cer caypagan kozular: yeri baştan başa kaplayan gayet çok kuzular.
caypak-, yassı, düz.
caypat-, et. caypa-dan.
caypoo, sorusu caypoo bolot dep üstünö colborston keçim captırgan (rad. , v): sağrısı caypoo olmasın diye kaplan derisinden çul örttürmüş.
cayra-, ölmek; caşınğda cayrap kal!: genç yaşında öl inşallah!; caştayında cayrap kaldı: genç yaşta öldü.