alamandık, baş alamandık karmakarışıklık, içinden çıkılmaz durum, anarşi.
alamandoo, işs. alamanda-dan.
alamay, (ala+may) bir parça <> (yağ) karışık; alamay tuuralgan et: yağ karıştırarak doğranmış et; beye alamay çıgıp kaldı: (kesilmiş) kısrak pek okadar semiz çıkmadı.
alamık, alaca, tek renkli olmayan, beyaz benekleri bulunan; alamık et: seyrek ve ince yağ tabakacığı ile örtülmüş olan et; alamık kar (yerin ancak şurasını burasını örten kar) .
alanğ = alagdı; alanğ köz: büyük gözlü.
alanğda-, bakınmak, korkarak, gözlerini geniş açmak.