|
|
səhifə | 434/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| cılbıskak= cılbırska.
cılbış- , yerinden oynamak , kaymak.
cılbışkak , düz , kaypak.
cılcı- , kımıldamak , hareket etmek.
cılçıgıy , dar gözlü; yarığımsı gözlü.
cılçık , yarık , küçük yarık.
cılçıksız , yarıksız , deliksiz; bütün.
cılçılık , bir yıl müddet , vade; ayçılık saygan işime cılçılık sayıp cetpegen folk. : benim bir ayda yaptığım nakışı o kadın bir yılda yapamıyor.
cılçıy- , 1. daracık olmak (delik hakkında) ; 2. dar gözlü olmak.
cıldaş , yıldaş , yaşıt (aynı yılda yahut hayvan devri takvimine göre ayın adı taşıyan senede doğmak itibariyle)
cıldık , 1. yıldönümü; 2. bir sene müddet; senelik vade; beş cıldık: beş senelik; beş cıldıktı tört cılda: beş yıllık vazifeyi dört senede başarmak.
cıldır- , yerinden oynatmak; yerinden kımıldatmıya zorlamak; koydu beri cıldır: koyunları bu yana sür!
cıldırma , yavaş iş gören , gizlice , sinsice hareket eden.
cıldız , 1. yıldız; cıldız tolgondo yahut cıldız tolo: gece geç vakit; gece olduğunda; cıldızı artık (insan hakkında) : talihli , talihi yaver , cıldızı tüştü yahut cıldızı öçtü: yıldızı söndü; itibarını kaybetti; cıldızı karşı: aralarında düşmanlık vardır; cıldız- cıldız mec. : delik deşik; yırtık pırtık; 2. teveccüh; 3. sevimli; hoş; cıldızı eken adamdın , kim caktırbayt mındaydı? folk. : o , en sevimli insandır , böylesi kimin hoşuna gitmez?
Dostları ilə paylaş: |
|
|