coluk- karşılaşmak; raslamak; görüşmek; aga colukup ket : onunla görüşde öyle git!; ona uğra!; onunla karşılaş!; coldoşuna coluktu : arkadaşiyle karşılaştı.
coluktur- , et. coluk-tan; al kişini maga coluktur! : o adamı benimle görüştür!; seni kaydan coluktura-yın? : seni nerde rasgetirebilirim ?
colum , kerege (bk.) küçük bir keçe evdir , ki bunu at çobanlan kurarlar.
comok , kahraman destanı; bu kabilden bir eser; cöö comok : masal.
comokçu , masal anlatan , hikâye söyliyen.
comokto- , anlatmak , hikâye söylemek.
comoktol- , masal mevzuu olmak , masallarda tasvir edilmek. Comoktoo , masal şeklinde tasvir ve anlatma.
con I , 1. omurga kemiği (amudu fı-kari); con talaştıra çap- (yahut sal , yahut ur-) : sırta vurmak; con tüy- 1) kanburlaşmak; 2) mec. : ehemmiyet vermemek , kulak asmamak; conunan aytkanda : deni-lince , denildikte; 2. dağ sırtı.