çarabzal- çarapzel.
çaraçı, yardım, müzaharet eden.
çarakta-= şarakta..
çaraıı, çoğun- çaran : hepsi birlikte, hepsi birden.
çaraça, l. sümük kabilinden muhatî madde; yeni doğan çocuğun tenini örten ince zar.
çarapzel, f. çakı.
çarasız, zaruret yüzünden, mecburen; carasız kondu : çaresiz, mecburen muvafakat etti.
çarasızdık, mecburiyet, çaresizlik; çarasızdıktan : mecbur olara. çaresizlikten
çaray, (oroy sözıyle birarada) : oroy kozübüz çaray oturganda aytkın: hepimiz bir arada, toplu halde iken söyle.
çarayna, i.. f. zırh, cebe; nayza kirdi mılk' etip, çaraynası şılk etip folk. süngü şiddetle saplandı, zırh. (yani onun süngü saplanan kısmı) sarktı; altından sokkon çarayna folk. altından dövülmüş zırh.
çarayna, II = çarana.
çarba I, l. iğelik (ekonomi); ayıl çarbası: köy iktisadiyatı; şaar çarbası : şehir iğeliği; tovar çarbası: çarbaçıhgı : köy iktisadiyatı, 2. da-varcılık iğeliği; 3. davarcı, hayvan yetiştiren kimse; dıykan bolsonğ basında bol; çarba bolsonğ, kaşında bol ats. : çiftçi isen ekin ekilirken orada bulun, davarcı isen, hayvanlarının yanında bulun!
Dostları ilə paylaş: |