çubalçı-, uzamak; uzun mesafeye uzanmak (birbirinin peşinden) çubacıgan kalınğ töölüü köç kele atat: çok develi büyük göç katarları geliyor; çubalcıp titin buudaktayt: duman buram buram yükseliyor.
çubalçıt-, et. çubalçı-dan.
çubalınğkı, hafifçe sürüklenen; çubalınğkı sakal: bir parça karışık sakal.
çubalt-, sürüklemek; köynögön çubaltıp uzun kılgan eken: (o kadın kendine) sürüklenen uzun elbise yapmış; çubalta caz- : uzun uzadıya yazmak.
çubaltuu, işs. çubalt-tan.
çubama, uzamış; uzayıp giden, dizi.
çubatuu, işsçubut-tan; attı çubama ğana col: üzerine yalnız dizi halinde yürümek kabil olan yol.
çubat-ıı,birbirinin peşinden, dizi halinde yürütmek; koydu çubatıp sana: koyunu biribiri ardınca geçirerek saymak; koy çubat (tar.): koyun sürüsünü geçirmek (bu bir cezadır, ki bu cezaya çarpacak kimseyi yatırarak etrafını dikenlerle çevirirler yahut onun gerilmiş bacaklarını ve kollarını kazıklara bağlarlar ve sonra üzerinden koyun sürüsünü geçirirlerdi).