darbaan,fena şöhret; birisini lekeleyen yahut kafi derecede tahkikat eleğinden geçmiyen haberler yayma; elge darbaan kılıp ciberdi: bütün dünyaya yaydı, dağıttı.
darbay-= darday ıı.
darbayt-= dardayt-: çonğ murutun darbaytıp folk.: kocaman bıyığını öne doğru dikerek.
darbez, f. = darçı.
darbaza, f. sokak kapısı.
darbazaluu, sokak kapısına malik olan; darbazaluu üy: sokak kapısı bulunan ev.
darbı-, kızışmak; şiddetli heyecana kapılmak; gemi azıya alarak koşmak (at hakkında): at darbısa, eşek koşo darbıyt ats.: atın koştuğunu görünce eşek de koşmaya başlar.