derdenğde-, 1. kabarmak (burun kanatları hakkında); attınğ tanoosu derdenğdep, teri zirkireyt: atın burun kanatları kabarıyor ve teri akıyor; 2. (küçücük birisi hakkında) heyecanlı ve döğüşmeye hazır bir halde bulunmak; canlanmak; 3. gururlanmak; sen emne derdenğdep kalıpsınğ? : sen neden bu kadar gururlanıyorsun?
derdey, kabarmak; şişmek.
dere, f. dar boğaz, dar geçit, derbent.
derek= darek.
derektip, kon.= direktiva.
derektir, kon.= direktör.
dert= dart.
dertüü= dartuu.
des, f. kuvvet; kudret; camandınğ koluna des tiyse, onğdurbayt ats. kötü adam kuvvetlenirse, kimseye rahatlık vermez; desi kayttı yahut desi suudu: yavaşladı, dindi, şaşaladı.
destep, f. yahut destepte: başta; en baştan; her şeyden önce.
destiyer, f. muavin; çırak; destiyer bala: çırak oğlan.
deş I, deyiş; deme; tesmiye; anday deş carabayt: öyle demek doğru, caiz değil.