anğgemeçi, anğgemeçil, neşeli, eğlenceli hikâyeler anlatmayı seven.
anğgemele- , hikâye söylemek, anlatmak.
anğgemeleş- , öteden beriden konuşmak, lâf atmak.
anğgemeleştir- , et. anğgemeleş- ten.
anğgemeleşüü, sohbet etme (bir vetire olmak üzere).
anğgemelüü, anğgemelüü kişi: istifadeli, neşeli sohbettaş.
anğgezer = enğgezer.
anğgıça, ona kadar, o sırada, o esnada; bolbodu yahut anğgıça bolboy: bu da olmadı, dada on akadar, daha bu vukua gelmemişken... men küngönümdü aytıp bereyin dedi “gu-gu” degen dabış çıktı: gördüklerini anlatmak istiyordu, derken çınlayan bir ses işitildi.
anğgır, : anğgır- tunğgur: eğri büğrü.
anğgıra- , 1. anırmak (eşek hakkında) ; nâhoş sesler çıkarmak; 2. hayvan, ağzını geniş açmak, açık kalmak; 3. gayri meskûn olmak.
anğılda- , 1. ulumak, bağırıp çağırmak; anğıldap ıyladı: ağzını geniş açarak, yüksek sesle ağladı; anğıldap ırda- : yüksek sesle ve nâhoş bir surette şarkı söylemek; anğıldap eşikten şamal kirdi: kapıdan rüzgâr şiddetle girdi: 2. açık konuşan, içi dışı bir5 olan.
Dostları ilə paylaş: |