elçi, 1. sefir; elçi; haberci; 2. kendi kabilesini, kendi soyunu-sopunu seven; 3. es. halkçı.
elçikana, k-f. elçilik, sefarethane.
elçile-, başkalarını taklit etmek; başkaları gibi yapmak; elçilep kiyim kiygen ceri cok: başkaları gibi giyindiği yoktur (daha fena, daha fakir giyiniyor).
elçilik, 1. es. kabile kuruşuna, nizamına bağlılık; 2. sefir,elçi vazifesi yahut mevkii.
elçire-, yumuşamak (kalp hakkında); rikkate gelmek.
elçiret-, et. elcire-den.
elde-, 1. sakin ehaliden 2. sakin ahaliden gibi kabul etmek; el desenğ, eldep alamın, coo desenğ, coolap alamın folk.: barışlık niyetlerle geldin isen, seni sakin ahaliden gibi kabul edeceğim; düşmanca fikirlerle geldin isen, düşman gibi kabul edeceğim; 3. halk arasında yaşamak; çooçun cerdi cerdedim, çooçum eldi eldedim folk.: yabancı yerde oturdum, yabancı millet içinde yaşadım.
Dostları ilə paylaş: |