is, marsığın havaya dağıttığı zehirli koku; bışıma is tiydi: başıma marsık vurdu.
isirkekten-, çıkıvermek (küçük çıban hakkında).
isirkektenüü, işs. isirkekten-‘den.
iskek, yüzdeki yahut tenasül aletlerindeki kıllar yolmak için kullanılan cımbız.
iskekte-, 1. yüzdeki yahut tenasül aletlerindeki kılları cımbız ile yolmak; 2. ufak nesnelerin içinden daha irilerini üğürtlemek (diyelim yün içinden kılları).
iskektet-, et. iskekte-‘den.
iskektöö, işs. iskekte-‘den.
iskitke, r. tenzilât.
iskusstvo, r. sanat.
ismen, ismene, kon. = semena.
ismendel-, kon.değişmek, biri arkasından biri gelmek (nöbetler hakkında).
ismete, kon. = smeta.
ispirapke, kon. = spravka.
ispirt, kon. = spirt.
iş, iş; çalışma; işi kılıp: hulâsa,sözün kısası; ne olursa- olsun; işi kılıp işteyt; üstünkörü çalışıyor; eçteme menen işi cok: hiçbir işle alakası yok, hiçbir şeye karışmıyor; işinğ bolbosun; : senin işin değil, karışma! ; kılmış işi bk. kılmış; iş ordu. sınai müessese, iş yeri; iş cürgüzüü: iş yürütme, tesviyei umur; iş cürgüzüçü: mübeyyiz, kâtip; iş taştoo: iş bırakma, grev.
işarat, a. işaret; ima; adamğa- işarat, aybanka- kaltek ats. : insana- ima hayvana- kötek.