kaar, a. gazap, hiddet, kahır tehevvür, kudaydın kaarı: Allahın belâsı, mel’un; alçak herif.
kaarda, sövmek; tahkir etmek, kahretmek.
kaardan- , kızmak; gazaba gelmek.
kaardant- , et. kaardan- ’dan.
kaarduu, kızmış; gazaplı, gözü dönmüş.
kaarı- , kızgın demirle yakmak; kızgın demirle damga basmak; yakmak; kavurmak; tili cön turbay, köründöngü kaariy beret: dili rahat durmuyor, rastgelen herkesi iğneliyor; suuk betti kaarıdı: soğuk hava yüzü çimdikledi; carğakşım köttü kaarıdı: deri don kıçı yara içinde bıraktı.
kaarıl- , mut. kaarı- ’ dan; çet elderdeği emgekçilerdin turmuşuna cürögüm kaarılıp çıdabayım: yabancı yurtlardaki emekçilerin hayatına kalbim acıyor ve sabrım tükeniyor.