kaca- , aşındırmak (mes. , biri birine sürüşen iki nesne hakkında) .
kacağay, dizgini çekildiği zaman başını yüksek kaldıran at; taydı kacağay kılıp üyröttü: tayını öyle alıştırdı ki şimdi o (dizgini çekildiğinde)başını kaldırıyor ve yürümüyor.
kacağayla- , 1. başını kaldırmak ve yürümek istememek (at hakkında) ; 2. mec. isteksizlik göstermek, kırın mırın etmek; mildettü işinğen kacağaylaba: yapmaya mecbur olduğun işi sallama!
kacal- , aşınmak (mes. iple) .
kacala- , kemirmek.
kacan- , kudurmak, taşkınlık etmek.
kacanğda- , yanına yaklaştırmayıp, kâh birisine, kâh ötekisine saldırmak (mes. , başka atları kendi yemine yaklaştırmıyan at hakkında) .