kalkalan- , saklanmak; kendini müdafaa etmek; himaye altında bulunmak.
kalkaloo, himaye etme; müdafaa.
kalkalooçu, hâmi; müdafaacı.
kalkaluu, başkaları için arka ve mesnet olan; erdemli; kalkanğ tiygen dalayğa kalkaluu elenğ tobumdan folk. : bir çok kimseler senden iyilik gördü, benim çetemin içinde sen en faziletli kimsesin.
kalkan, 1. kalkan; 2. siper; perde; sığınak; 3. içine kurşun doldurulmuş olan aşık; 4. kılgan otu (karş. ködöö, tulanğ) ; 5. = kaldırkan 1.