karar ıı, kararmak, kara olmak, bulanmak, karanlık olmak; kararıp turgan kara ünğkür: kararıp duran kara mağara; ay karardı: ay tutuldu; kün karardı: güneş tutuldu.
karaş ı, bakış; bakma; köz karaşı: görüş (noktainazar).
karaş- ıı, 1. hep birlikte bakmak; 2.hep beraber ait olmak; 3. yardım etmek; muavenette bulunmak; malğa karaş: hayvanlara bakmak hususunda yardım etmek; mal karaş-: kaybolan hayvanı hep beraber araştırmak; karaşarı cok : onu düşünen ve ona yarım eden hiç kimse yok.
karaşa, adamakıllı acıkmış olan; tamakka karaşa bolup, köp cep kayıra catıp kaldı: (hastalıktan iyileşen adam) adamakıllı acıkmış olduğundan pek çok yedi ve yeniden hastalanıp yatağa düştü.
karaşala-, adamakıllı acımak; mal karaşalap kolğo keldi: hayvanlar acıktı ve ele alışmaya başladı (ele gelmeye başladı.)