|
kasapta-, öfkelenmek, gazaba gelmek.
kasar-
|
səhifə | 903/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| kasapta-, öfkelenmek, gazaba gelmek.
kasar-, hırsızlanmak, tehevvüre gelmek, kudurmak.
kasır, a. (seyrek kullanılır) kısa, kasîr.
kasıyat = = kasiyet.
kasiret = = kasıret.
kasiyda, a. (seyrek kullanılır) kaside (15-20 beyitten fazla olmıyan manzume).
kasiyet, a. iyi sıfat, hasiyet, liyakat.
kasiyettüü, hasiyetli; kutsal.
kaskak, 1. mızrağın günderi; keyesinde temiri cok, calanğ kaskak: bazılarında temreni yok, yalnız gündesi vardır; karağay kaskak önğörüp, kalmakka kirer alınğ cok folk. senin, çam günderi öne doğru tutarak, kalmıklara saldracak halin yoktur; 2. mızrak; kaskağımdı önğörüp, kalkanımdı kim tağar? folk. mızrağımı eline alarak, kalkanımı kim takınır?.
kaskan, buharla mantı pişirmek için kullanılan cihaz.
kaskanatta-, pek çok bulunmak, sel veya katar halinde yürümek; el kaskanattayt: çok halk var; halk kalabalık halined gidiyor.
kaskatar, (rad.) dik, dik duran; üydü kaskatar kılıp tiginğer! (rad, v): evleri dik kurunuz.
kasa, r. kasa, vezne; saktık kassası: tasarruf sandığı.
Dostları ilə paylaş: |
|
|