katar ııı a., 1. korku, hatar, tehlike, muhatara; katar kıl-: korkmak; 2. mec. = = müçöl (halk inancına göre, hayvan devrî takviminde yıldönümünde hayat için tehlike vardır); kataarı keldi: yıldönümü geldi; bıyıl anın katarı ele, korkup cürdüm ele: buyıl onun hayatında yıldönümüdür, ben (onun için) korkuyordum.
katarda-, sıraya koymak, yan yana dizmek.
katardan-, yan yana durmak, sıraya dizilmek, sıra sıra olmak.
katardant-, et. katardan-’dan.
katardaş-, sıraya dizilmek; yan yana durmak; katardaşıp bastır: yan yana gitmek.
katarduu, bir sırada; memleket malın uurdağandar katarduu cazağa tartılıp otursun: hazine malını çalmış adamlar gibi cezaya çarpsınlar; erkek katarduu: erkeklerle bir sırada, yani erkekler gibi; altı katarduu: altı sıralı.