kedey – II, küçücük görünüşte bulunmak (insan hakkı): kedeyip tıp – tırmaktay bolup tur: pek küçük gözükerek duruyor.
kedeyçi, 1 fakirleri düşünen, fakirleri tutan.
kedeyçilik, fakirlik.
kedeyle - , fakir düşmek.
kedeylik = = kedeyçilik.
kedeysint-, fakir saymak; fakire muamele etmek.
kedeyt-, et. kedey– II’den.
kedik kedik koy yahut ak kedik koy: (şarkî Türkistan’da) merinos koyunlardan bir çeşidinin adıdır.
kee I: balam, mununğ kee bolur: çocuğum (iyi bak) uygunsuz iş yapıyorsun (korkarım, ki bir fenalık çıkmasın) ; keçeginin keesin çığardık: biz dünkünün acısını çıkardık; çığaramın keenğdi folk: ben sana gösteririm!
kee II, f. başkası; bazı; keesi, yahut keleri: bazısı; onlardan bazıları; kee bir okuçular: bazı talebeler; keesi işteyt, keesi iştebeyt: bazıları çalışıyor keyde: bazan, zaman– zaman; kee– keede: ara sıra.