kelcire- , çene çalmak; saçma-sapan şeyler söylemek; öz bilüünçö kelcirey beret: ağzına ne gelirse, onu söylüyor.
kelcirek, geveze, ağzı kalabalık.
kecirektik, gevezelik, boş lakırdı.
kelcireme, boş lakırdı söyleme.
kelcireş-, müş. kelcire-’den.
kelde, f. kafa, kelle; aldırayın keldenğdi folk. : kafanı uçurtayım; 2. haşlanmış ve ufak doğranılmış et üzerine konulan at sucuğunun iri yağ parçaları.
keldele, -at sucuğunun yağını iri parçalar şeklinde doğramak ve haşlanmış ve doğranmış et üzerine koymak.
kele I, ver buraya! ver bana! Kele kolunğ dağını: elindekiyi ver! ; kele değen doom cok: hiçbir borcum yoktur; kele değen doom cok bolso, ınğk etken oorum cok bolso!ats.: bana karşı alacak davaları ve bir de en küçük bir hastalığım olmazsa (ne iyi olacaktı)!